Anasayfa I Klazomenai'den Haberler 1 I Klazomenai'den Haberler 2 I Klazomenai'den Haberler 3 I Klazomenai / Clazomenae I Ionia Yazokulu Eylül 2003 I
|
KLAZOMENAİ'DEN HABERLER 3
Aralık 2000
Sevgili Dostlarımız ve Destekçilerimiz,
Her bilimin öncüleri vardır. Daha önce el atılmamış karmaşık bir yumağı ele alırlar, sorular sorarlar ve kavranabilir hale getirirler. Bu aşamadan sonra siz de ona yaklaşma, inceleme cesareti gösterebilirsiniz. Öncüler, bilimsel düşüncenin tanımına uygun olarak, ele aldıkları konuyu, üzerine yeni şeyler inşa edilemeyecek bir olgunluğa getirmemişlerdir. Onların ürünlerini eleştirebilir, tartışabilir, zaman zaman değişiklikler önerebilirsiniz. Ama dönüp dönüp onlara bakmak zorundasınızdır. Öncüler yapının temellerini atanlardır, ardılları ise yapıyı tuğla tuğla yükseltenler. Onları aşamazsınız, çünkü binanız zaten onların attığı temeller üzerindedir.
Korinth Seramiği’nde Payne’in, Attika Seramiği’nde Beazley’in rolü neyse Doğu Yunan Seramiği’nde Robert Cook’un rolü odur. Bu yıl arazi çalışmalarımız sürerken, her yeni buluntumuz üzerine yaptığımız konuşmalarımızda Profesör Cook’u anıyorduk. Onun 10 Ağustos’da aramızdan ayrıldığını ancak kazıdan döndükten sonra öğrenebildik.
Klazomenai çalışmalarında Cook ailesi öncü bir rol üstlenmiştir. Yıllar önce kaybettiğimiz küçük kardeşi John Cook Smyrna kazıları dolayısıyla Kuzey İonia’nın erken kültürü konusunda bilinenlere önemli katkılar yapmıştı. 1953/54’de, Klazomenai araştırmalarının bir başka öncüsü olan G. P. Oikonomos’a armağan olarak sunulan bir kitapta yer alan "The Topography of Clazomenae" makalesi, M.ö. 4. yüzyılda Klazomenaililerin anakarada kurdukları kent olan Khyton’un lokalizasyonu başta olmak üzere, antik kentin yayılım alanını tartışan ilk kapsamlı çalışma olarak anlam taşımıştı.
Robert Manuel Cook ise Klazomenai siyah figürlü seramiği ("A List of Clazomenian Pottery", BSA 47, 1952, 123-152.; "Clazomenian and related East Greek Black-Figure", CVA, BM 8, 14-28), Klazomenai lahitleri (Clazomenian Sarkophagi, Mainz 1981) ve Kuzey İonia orientalizan seramiği (East Greek Pottery, London, 1998) üzerine yazdıklarıyla hep yanıbaşımızdaydı. Her iki kardeşin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz, bize yol göstermeye devam edecekler.
Bu yıl 22 Haziran - 4 Eylül tarihleri arasında yürüttüğümüz çalışmalarda Kültür Bakanlığı temsilcisi olarak katılan Uşak Müzesi’nden Arkeolog Uğur Hoşgören ekibimize örnek olan disiplinli çalışması, titiz gözlemleri, bizimle paylaştığı coşkusuyla sıradışı bir teşekkürü haketti. Urla Kaymakamı Ali Kamil Başihoş’a, önceki yıllarda olduğu gibi kazı evi olarak kullanmamız için kapılarını bize açan Urla Atatürk İlköğretim Okulu Müdürü İbrahim Çelik’e, bize çesitli vesilelerle destek veren Urla Belediyesi’ndeki tüm çalışanlar adına Başkan Selçuk Karaosmanoğlu’na teşekkürü borç biliriz. Bu yıl sonuncu kez yaşadığımızı umduğumuz taşınma ve yerleşme süreci sonrasında dört ayrı sektörde arazi çalışmalarına başlandı.
Üniversitemizden Arkeolog Bilge Hürmüzlü, Arkeolog Bekir Özer, Arkeolog Günsel Özbilen, Hermitage Museum’dan Dr. Marina Vakhtina ve ögrencilerimizin oluşturduğu ekip Akpınar Nekropolisi’nde çalıştı. 1995-1998 yılları arasında da çalışılan nekropolisin M.ö. 7. yüzyıl ortalarından itibaren kullanılmaya başlandığı biliniyordu. İlk gömülerin kremasyon (=yakma) şeklinde yapıldığı alanda, taşlarla oluşturulan bölmelerin bir tür aile mezarlığı olarak kullanıldığı sanılıyordu. 1998 yılında kazısına başlanan "K" bölmesinin iki ayrı terastan oluştuğu ve bu yıl açığa çıkarılan iki yeni kremasyon gömüyle birlikte, hemen hemen eşzamanlı dört ayrı gömüyü içerdiği anlaşıldı. Şimdiye kadar nekropolisin düzeninin oluşmasıyla ilişkili kuşkularımız vardı. Genel olarak bölmelerin ilk yapılan kremasyonu çevrelediğini ve üstüne ikincil gömülerin yapıldığını gözlemiştik. "K" bölmesinin eşzamanlı dört kremasyon içermesi bu düşüncemizi gözden geçirmemizi gerektiriyor. Erken Korinth dönemi kontekstle birlikte ele geçen miks teknikli orientalizan aryballos anılmaya değer buluntular arasında.
Bu yıl toplam 28 gömünün incelendiği mezarlıktaki çalışmalarda tamamen açığa çıkarılan "N" bölmesi ise M.ö. 7. yüzyıl ikinci dörtlüğü başlarına tarihlenen iki kremasyon içermesiyle dikkati çekti. Bu gömüler şimdiye kadar bildiklerimizden 20-25 yıl daha erkene tarihleniyor ve Akpınar Nekropolisi’nin henüz bize tüm gizlerini sunmadığını gösteriyor.
Klazomenai’nin kolonilerinden Abdera’da da çalışan Prof. Dr. Anagnostis Agelarakis kısa süreli konuklarımızdandı ve iskelet buluntularının antropolojik incelemelerine destek vermeyi vaat etti. Dönemin insanlarının beslenmesi, sağlık koşulları, ölüm nedeni ve yaşam biçimi üzerine önemli sonuçlar verebilecek bu çalışmaların, koloni/ana kent ilişkileri açısından da karşılaştırılması olanağı bizi heyecanlandırıyor. Profesörün kaldığı kısa sürede aktardığı temel bilgiler bile bize yeni ufuklar açtı.
Trakya Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. İsmail Fazlıoğlu, Arkeolog Fikret Özbay (Ege Üniversitesi) ve ögrencilerimizin oluşturduğu ekip ise Feride Gül Tarlası’nda (FGT) çalıştı. Hem İon kentinin en eski ve sürekli yaşam alanlarından olan, hem de M.ö. 4. yüzyılda kurulan düzenli planlı kentin (Khyton) yer aldığı bu sektörde çalışmalarımız iki ayrı hedefe odaklandı. 1998 yılında açığa çıkarılan ve 149 gümüş sikke içeren gömünün bulunduğu alanda, gömünün üstünü örten çatı kiremiti enkazının tarihlenmesiyle ilişkili kuşkularımız vardı. Gömünün muhtemel en geç tarihini sınırlamamızı sağlayacak bu enkaz, kentin son iskan evresine ait olabileceği gibi, kentin terkinden sonra alana yerleşen seramik işliği ile çağdaş bir mimarinin enkazı da olabilirdi. Ancak alanın bu kısmında işliğin evresiyle ilişkili mimari yapılar gözleyememiştik. 2000 yılında yaptığımız genişletme açması, kuşkularımızı giderdi ve söz konusu çatı kiremiti enkazının seramik işliği ile çağdaş olduğunu, dolayısıyla sikkelerin gömüldüğü en geç tarih olarak yaklaşık M.ö. 330 yıllarını kabul etmemiz gerektiğini gösterdi.
FGT’deki ikinci hedefimiz ise 1998 yılında dış duvarını gözlediğimiz ve Geç Geometrik/Erken Arkaik döneme tarihlenen apsis planlı yapının tabakalanmasını araştırmaktı. "J" yapısı olarak adlandırdığımız bu yapı üzerindeki M.ö. 4. yüzyıl tabakalarının incelenmesi sonrasında arkaik dönem yapısında çalışılmaya başlandı. Yapının M.ö. 7. yüzyıl ikinci dörtlüğü başında apsis planlı olarak inşa edildiği ve bir onarım evresiyle birlikte yüzyılın son çeyreği başına kadar yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu tarihte yapı dörtgen plana çevrilmiş ve komşusu "C" yapısıyla arasında küçük bir gezinme koridoru bırakılarak tekrar inşa edilmiştir. Klazomenaililerin mimari anlayışlarında bir dönüşümü gösteren bu plan değişikliğinin tek bir yapıda gözlenebilmesi anlamlıdır. Yapının taban düzlemi altında yapılan sondajlarda M.ö. 7. yüzyıl ilk çeyreğine tarihlenebilecek kaliteli malzeme içeren tabanlar gözlenmiştir. Bu tabanların hemen altından gelen taş döşeme üzerinde ise Protogeometrik dönem malzemesi ile karşılaşılmıştır. Klazomenai’de Geç Geometrik dönem ile Protogeometrik dönem arasında nasıl bir sürecin yaşandığı, Protogeometrik dönemin yeniden tanımlanmasının gerekip gerekmediği açısından önemli sorulara cevap verebilecek yapıda çalışmaların genişletilmesi düşünülmektedir.
Hamdi Balaban Tarlası’nda (HBT) sürdürülen çalışmalara Trakya Üniversitesi’nden Arkeolog Yusuf Sezgin, Selçuk Üniversitesi’nden Arkeolog Murat Kılıç ve öğrencilerimiz katıldı. Komili Zeytinyağları Firması’nın desteğiyle sürdürülen çalışmalarda arkaik döneme tarihlenen zeytinyağı işliğinin de üzerine gelerek geniş bir alanı kaplayan M.ö. 4. yüzyıl yapısı araştırıldı. Kapladığı alan, iki büyük avlunun etrafına dizilmiş mekanlardan oluşan mimari planı, kalın duvarları, doğusundaki anıtsal bir teras duvarını kapsayan köklü alt yapı çalışmalarıyla sıradan bir mekan olmadığı anlaşılan bu yapıdan gelen malzeme M.ö. 366-356 yıllarındaki Satrap Ayaklanmaları döneminde Klazomenai’de tyran olan Python’la çağdaş olduğunu düşündürmektedir. Yapının tam sınırları hala açığa çıkarılamamış, şimdiye kadar araştırılan kısımda en az 50 x 50 m. boyutları olduğu anlaşılmıştır. Yapıdaki inşa faaliyetlerinin bitirilip bitirilemediğine yönelik kuşkularımız vardı. Bu yıl odalardan birinde ele geçen in situ pithos yapıda yaşanıldığına ait bir kanıt olarak anlam kazandı. Kuzeyde yapıyı kısmen tahrip eden Roma dönemine ait taş döşeli mekan üzerinden gelen in situ enkaz, Klazomenai’nin az araştırılmış bir dönemine ait ipuçları sağlıyor.
Son çalışma alanımız ise K. Elmalı Tarlası (Höyük) olarak belirlenmişti. 1999 yılında kısmen açığa çıkardığımız Protogeometrik öneme ait apsis planlı yapının tamamen gün ışığına çıkarılmasının hedeflendiği bu sektörde Arkeolog Nezih Aytaçlar (Ege Üniversitesi), Dr. Kaan İren (Muğla Üniversitesi), Arkeolog Melike Zeren (Ege Üniversitesi) ve ögrencilerimizden oluşan ekip görev aldı. M.ö. 7. yüzyıl sonundaki ve M.ö. 4. yüzyıldaki derin tahribatlar, yapının planını tam olarak izlememizi engelledi. Yapının güney duvarının küçük bir parçası sayesinde yaklaşık 7,2 m. genişlikte olduğu anlaşılmaktadır. Uzunluğu ise tahribatlar nedeniyle tespit edilememiştir. Troia kazılarında Grup I olarak sınıflanan ve Protogeometrik dönem başlarına tarihlenen seramiğin, daha geniş bir form ve bezeme repertuarı gösteren örnek çeşitliliği ile ele geçmesi Batı Anadolu Karanlık Çağları için anlamlıdır. Yapının üzerini örten ve in situ malzemesine göre M.ö. 7. yüzyıl sonu / 6. yüzyıl başına tarihlenebilecek yuvarlak (?) / apsisli (?) bir yapının köşesi ve onunla çağdaş büyük plaka taşlı döşeme FGT sektörü örnekleriyle paralellikler göstermektedir.
Höyük’deki çalışma komşumuz olan Prof. Dr. Hayat Erkanal’ın başkanlığındaki Limantepe Kazısı ekibi, her yıl bizim için de küçük sürprizler hazırlama geleneğini bozmadılar. Orta Tunç Çağı’na tarihledikleri bir yapının üzerinde (bir duvarını da kullanarak ?), küçük bir alanda in situ olarak M.ö. geç 8. yüzyıl – erken 7. yüzyıl seramikleri açığa çıkarıldı. Önümüzdeki yıllarda alanın genişletilmesiyle bu döneme ait güzel bir tabakanın yakalanması olası. Böylece Akpınar Nekropolisi ve FGT "J" yapısı ile birlikte Klazomenai’de Geç Geometrik döneme ait kontekstler, belki de 2000 yılı çalışmalarına damgasını vuracak önemdeler.
Arazi çalışmalarımıza katılan öğrenciler Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Bölümü’nden Mehmet Gürbüzer, Yasemin Deliboz, Sezgin Sukayar, Selen Özden ve Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ögrencisi Engin Dağ’dan oluşuyordu. Çesitli yaşlardan çok sayıda gönüllü dostumuz arazi çalışmalarında görev aldı. Mithat Yavuz Taner, Onur İplikçi, İffet Nil Akalın, G. Mehmet Yusuf Barthel, Melis Şener ve Mert Önen ekibimizin fedakar üyeleri arasındaydı. Ekip üyelerimizden Ege Üniversitesi’nden Arkeolog Hüseyin Cevizoğlu ve ögrencilerimizden Özden Ürkmez, Pınar Kokuluçiçek, Özge Yıldız Şaşal Nekropolisi kazılarına; öğrencilerimizden Duygu Hoşafçı ve Ünal Türkan ise Tralleis kazılarına katıldılar.
Arazi çalışmalarımızın yanısıra, kazı mevsimindeki diğer bir çalışma bu yıl da kazı evinde devam etti. Bilkent Üniversitesi’nden Yrd.Doç.Dr. Yaşar Ersoy HBT Kuzey sektörü yayın çalışmalarını tamamlarken, Arkeolog Fuat Yılmaz Klazomenai lahitleri ressamlarından olan Dennis Ressamı üzerine yaptığı Yüksek Lisans Tezi çalışmasını bitirdi. Arkeolog Ümit Güngör, 1979-1982 yılları arasında kazılan Yıldıztepe Nekropolisi malzemesi üzerinde çalıştı. Arkeolog Kozan Uzun, Akpınar ve Yıldıztepe Nekropolisleri seramik malzemesinin restorasyonunu her zamanki özverisiyle yaparken, kendisine Buket Aladağ (Ankara Üniversitesi Başkent Meslek Yüksek Okulu Restorasyon ve Konservasyon Bölümü öğrencisi) yardım etti.
Bochum Ruhr Universität’den Prof. Dr. Bernt Schröder ve Bochum Bergbau Museum’dan Doç. Dr. Ünsal Yalçın konuklarımız arasındaydı. Arkeometalurjist Dr. Yalçın Klazomenai lahitleri, amphoraları ve subgeometrik skyphosları üzerine yaptığı spektral iz element analizlerinin ön sonuçlarını sundu ve çalışmanın bundan sonra nasıl devam edeceği tartışıldı. Vienna Kunsthistorisches Museum’dan Prof. Dr. Günther Hölbl, Batı Anadolu’daki arkeolojik merkezlerde bulunmuş olan Mısır kökenli malzeme üzerine yaptığı araştırmaların bir parçası olarak konuklarımız arasındaydı. Pazar günlerimizden birisinde ise Klazomenai Kazı Ekibi Sardeis Kazısını ziyaret etti ve Prof. Dr. Crawford H. Greenewalt Jr. tarafından ağırlandı. Gösterdiği yakınlık ve bize rehberlik yapmak üzere büyük bir incelikle değerli zamanınını ayırdığı için sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
Bu sene kazılarımızı Ege Üniversitesi, Kültür Bakanlığı, Urla Belediyesi, Komili Zeytinyağları Firması, Faz Elektrik, Mithat Yavuz Taner, Altan Somer ve ailesi desteklediler. Geçen yıl olduğu gibi Urla Merkez Lokantası (Bilgin Surkultay) nefis yemekleriyle bize baktı. Hepsine teşekkür ederiz.
Urla Çesmealtı Mahallesi Denizli Köyü eski okul binası ve bahçesi kazı kampüsü yapımı için bize tahsis edilmişti. Eski okul binasının onarımı yanısıra, alanın kullanılabilir hale getirilebilmesi için yatakhane, mutfak/yemekhane, stüdyolar, WC/Duş binası ve bekçi evi gibi ek birimlere ihtiyacımız vardı. INTERGEN/ENKA İzmir Elektrik Üretim Limited Şirketi’nin verdiği destekle onarım ve söz konusu prefabrik yapıların kurulması büyük ölçüde tamamlandı. Uzun süredir düşlediğimiz, ancak hayata geçiremediğimiz bu projemize yardım ellerini uzatmış olmalarına müteşekkiriz. Urla Belediyesi’nin, sayın Kemal Dabak’ın, sayın Altan Somer’in ve isminin saklı tutulmasını isteyen bir dostumuzun desteklerini anmak da borcumuzdur. Kış ve bahar aylarında da sürecek çalışmalarımızı sizlere daha sonra ayrıntısıyla duyurmak istiyoruz.
2001 yılında tekrar haberleşmek üzere.
Güven Bakır
Kazı Başkanı
Resim 01. Akpınar Nekropolisi "N" bölmesi. Bu bölmede 2000 yılı çalışmalarında açığa çıkarılan ve M.ö. 7. yüzyıl ilk dörtlüğü sonlarına tarihlenen iki kremasyon gömü, hem mezarlık alanının şimdiye kadar bildiğimizden daha erken bir tarihte kullanıma açıldığına işaret etti, hem de daha ilk kullanım evresinde bibiriyle çağdaş birden fazla gömünün aynı bölme içinde yer alabileceğini gösterdi.
Resim 02. Akpınar Nekropolisi "N" bölmesi kremasyonlarından birinde derince yakma çukurunun batı ucuna bırakılmış ölü hediyeleri, M.ö. 7. yüzyıl ilk dörtlüğü sonları.
Resim 03. Akpınar Nekropolisi’nden ölü hediyesi olarak bırakılmış Geç Geometrik kotyle
Resim 04. Feride Gül Tarlası’nda 1998 yılında bulunan M.ö. 4. yüzyıl gümüş sikke definesinin üstünü örten çatı kiremiti enkazın, kentin terkinden sonra alanda faaliyet gösteren seramik işliği ile çağdaş bir yapıya ait olduğu 2000 yılı çalışmalarında doğrulandı.
Resim 05. FGT sektöründe çalışılan Geç Geometrik / Erken Arkaik "J" yapısının güneyden görünümü. Yapının erken evresi apsisli bir plan gösterirken, M.ö. 6. yüzyıl başlarına tarihlenebilecek geç evresinde plan dikdörtgen forma dönüştürülmüştür. Geç evrede doğu komşusu olan "C" yapısıyla arasında bir peristhasis bırakılmıştır. Yapı içinde yapılan sondajlarda Protogeometrik dönem malzemesi veren bir taş döşeme dikkati çeker.
Resim 06. HBT sektöründeki anıtsal yapı büyük çaplı altyapı çalışmaları sonrasında inşa edilmiştir. Tesviye edilen alanın doğusunda kaliteli işçiliği ile dikkat çeken bir istinat duvarı yer alır. Bu duvara paralel olarak yapılmış dış cephe duvarının geniş toikhobatları izlenebilmektedir. 2000 yılında söz konusu toikhobatların güneye doğru devam eden kısmının açığa çıkarılması, yapının beklenenden daha büyük olduğunu düşündürmektedir.
Resim 07. HBT sektöründe bulunan ve anıtsal yapının duvarları gözetilerek yerleştirilmiş pithos, yapının tamamlandığına ve içinde yaşandığına bir kanıt oluşturmaktadır.
Resim 08. Kaya Elmalı Tarlası’nda yapılan çalışmalarda, önceki yıllarda açığa çıkarılan Protogeometrik Dönem yapısının tamamını ortaya çıkarmak hedeflenmişti. Ancak yapının güneybatısında M.ö. 7. yüzyıl sonları / 6. yüzyıl başlarına tarihlenen bir geç yapı ve doğuda M.ö. 4. yüzyıla tarihlenen geç tahripler izlendi. Büyük bir pithosun da yerleştirildiği M.ö. 4. yüzyıl tahripleri yapının gerçek boyutlarını kavramamızı engelliyor. Kuzeyde bir bölümü açığa çıkarılan kavisli duvar ise olasılıkla yapıdan daha önceki bir döneme ait.
Resim 09. Protogeometrik yapının güney duvarının küçük bir parçası M.ö. 7. yüzyıl sonu yapısı içinde gözlenebildi ve yapının genişliği için bir veri oluşturdu. M.ö. 7. yüzyıl yapısı da tıpkı Protogeometrik yapı gibi sub-terranean (toprağa gömülü) tarzda ve duvar iç yüzü ortostatik taşlarla inşa edilmiş. Hemen yanında aynı tarihe ait bir taş döşeme iyi korunmuş olarak bulundu.
Resim 10. Akpınar Nekropolisi’nde açığa çıkarılan bir taş lahitin büyük Urla taşı plakalardan oluşmuş kapağının kaldırılması için yapılan hazırlık çalışmaları
Resim 11. Kazı evi olarak kullanılan Urla Atatürk İlköğretim okulunun koridorunda seramik restorasyon çalışmaları Kozan Uzun ve Buket Aladağ tarafından sürdürüldü. Koridor ayrıca, günlük buluntuların incelendiği ve tartışıldığı bir mekan işlevini üstleniyordu.
Resim 12. Klazomenai kazısı elemanlarının ve konuğumuz Dr. Marina Vakhtina’nın Sardeis Ören Yerini ziyaretinde Prof. Dr. Greenewalt’ın değerli kılavuzluğunda Lydia surlarındaki tahrip alanı da incelendi.
Resim 13. Urla Denizli Köyü eski okul binası ve bahçesi İNTERGEN/ENKA İzmir Elektrik Üretim Limited Şirketi’nin destekleriyle yavaş yavaş Klazomenai Kazısı Kampüsüne dönüşüyor.
Anasayfa I Klazomenai'den Haberler 1 I Klazomenai'den Haberler 2 I Klazomenai'den Haberler 3 I Klazomenai / Clazomenae I Ionia Yazokulu Eylül 2003 I